20 Mayıs 2009 Çarşamba


Spiritüellik güçlü bir ilkedir. Spiritüelliği din ile ka­rıştırmamak gerekir. Spiritüellik, yani ruhanilik, sizin Yaratıcı Kay­nağınızla olan teke tek içsel ilişkinizdir. Din, tüzel bir varlık haline geldiğinden, dogma ve itaat, bireysel keşifler üzerin­de öncelik kazanmıştır. Topluluklar, hepsi Tanrı adına olmak üzere, korku ağırlıklı olarak anlamsız ritüellere koşullandırıldılar. Örneğin; Buda'nın temel hedefi, dogma ve kurallar aşılamak değil, insanın kutsallığını hatırlamasına yar­dımcı olmaktı. Dinler, modern dünyaya değer katmak için, gerçek­ten güncellenmeli ve değişmelidir. Tüm ibadet yerleri ve kutsal mekânlar, kendini güç kazanmaya adamış bireylerden oluşan bir bilinç laboratuarı ola­bilmelidir. Böylece bireyler, geçmiş günlerin âlimlerini çalışmak yerine, önce­likli olarak âlim olma hedefine sahip olacaklardır.

"Siz, ruhsal deneyim yaşayan bir insan değil; insani deneyim yaşayan bir ruhsunuz." Siz, spiritüel bir var­lık, Yaratıcı Kaynağın ve Gücün bireysel var oluşusunuz, sizin kimliğiniz budur. En büyük günah, kutsallığınızı sorgula­maktır. Ruh her zaman daha büyük bir ifadeye açılan varlıktır ve sizin bura­da bulunma amacınız, ruhsal bir varlık olarak genişlemek ve bü­yümektir. Ortalama bireylerin sıkça karşılaştığı durumlardan biri, kim oldukları ve dünyanın ne olduğuyla ilgili yanlış bir tanım ve odak noktası ile yaşıyor olduklarının farkına varmalarıdır.

Yaşamınızı sürdürebileceğiniz üç halka vardır. Gücün ilk halkası, gayri ihtiyari bir dünya ve içinde bulundur­duğu tüm somut varlıklardır. Bu dünyada yaşamak doğal ve nor­mal görünse de, ayakta kalmak inanılmaz bir güç gerekti­rir. Bu kadar kolay görünmesinin sebebi, doğduğunuz andan iti­baren dünyayı gözlemlemeye koşullandırılmış olmanızdır. Dünyayı, ilginizle ayakta tutarsınız, ilginiz ka­yarsa, sizin bildiğiniz dünya da sarsılır.

Gücün ikinci halkası, Ruhun soyut dünyasıdır. Bu alışıl­madık bilinç dünyasına insan, enerji çoğaltımıyla girmeyi öğrenir. İkin­ci halkanın diyarını keşfetmeniz için size yardımcı olacak pek çok uygulama vardır, ama bunu başarmak, inanılmaz bir odak ve di­siplin gerektirir. Gücün üçüncü ve son halkası, iki dünyayı kaynaştırabilme be­cerisidir. Bu üçüncü safhaya eriştiğinizde, iradeniz ve isteğinizle ikisinde ya da herhangi birinde yaşayabilme becerisine sahipsiniz demektir.

Modern bilim şimdi, mistiklerin yüzyıllardır bildikleri şeyi onaylıyor. En büyük hata, sizin somut fiziksel bir varlık olduğunuz inan­cıdır. Fizikçiler, somut olarak görünen şeyin, tam olarak 99,99999 boşluk ya da Ruh olduğunu onaylıyor. Örneğin, bir za­manlar atomun katı olduğunu düşünmüştük. Şimdi, bir atomun bir futbol sahası genişliğinde büyütüldüğü takdirde, elektronların stadyumun etrafında uçuşan pirinç taneleri ile atomun çekirdeği­nin bir pirinç tanesi olacağını biliyoruz. Anlaşılan o ki, geriye pek çok boş alan kalıyor.

Büyük ustalar kendilerini, daha büyük bir enerji alanında işlev yapan enerji alanları olarak görürler. Güç, toplayabildiğiniz, yoğunlaştı­rabildiniz ve artırabildiğiniz enerji miktarıyla ölçü­lür ve yapabildiğiniz seviye ve derece, sizin kişisel gücünüzü be­lirler. Enerjinizi, daha yüksek bir frekansa ve sürate ulaştırmak için, çok daha yüksek bilinç seviyelerine ihtiyaç olacaktır. Yüksek sonsuz benliğinizle direkt bir ki­şisel deneyim yaşamadan sonsuz olduğunuzu bilemezsiniz. Spiri­tüel gelişime en büyük katkı, bilincin alışılmadık hallerinin içinden geçmektir. Sadece bu şekilde sınırlı, fiziksel benliğinizle ayrışmaya başlarsınız. Kendinizi gücün ikinci halkasına dâhil etmeniz gere­kir. Toplu bilinç ilerlemesi olarak gelişme umudu taşıyan her spi­ritüel yasa, önce ikinci halkayı benimsemelidir.

Spiritüel yasalar, kendi kimliklerini her şeyin başı ve sonu ye­rine, araştırma merkezleri; daha yüksek bir bilinç seviyesinin kişi­sel keşif ve tecrübesine odaklı bir laboratuar olarak görmelidir. Tüm önemli öğrenme yasaları gibi, spiritüel araştırma merkezleri, kendilerini gereksiz kılmaya çalışmalı. Özgürlüğü ve kendine dayanmayı öğretmeyen her yasa, hatalıdır. İnsanın sonsuz spiritüel kavram­ları korkuyla açıklaması, insanileştirmesi, sınırlı aklından geliyor. Gücün ikinci halkası, ruh dünyasına bir adımdır. Bu adım, tüm gelenek ve âlimlerin söylediği, daha üstün bir sevi­yedir.

Cennet kelimesi, anlamı "genişleme" ya da "genişlemek" olan, Yunanca "ouranos" kelimesinden gelir. Bu yüzden insan aklı­nın bulutların üzerinde bir yere dönüştürdüğü cennet, aslında genişleme anlamıdır. Diğer bir deyişle, kendi kişisel bilinç ve gücü­nüzün evrimi ve genişlemesidir. İsa'nın söylediği şudur: "Cennetin krallığı içimizdedir" ve "Cennetin krallığı elimizdedir." Her iki ifade de, açıkça içsel gü­cünüze ulaşmanız gerektiğini ifade eder; Tanrı ruhtur ve bu ruh içimizdedir. Sizin temel kimliğiniz ruhtur; geldiğiniz yerden dolayı, bu formdan başka bir şey olamazsınız. Tüm bunların başlangıcı ruhtur ve sonuç olarak siz tüm kişi ve şeylerle birsiniz. Yaşamınızda daha fazlasına mı sahip olmayı seçiyorsunuz? Daha güçlü olmak mı istiyorsunuz? Öy­leyse, kaynak içinizde ve ona erişmek için önce kendi kimliğinizin farkına varmalısınız. Siz, genişleme görevinde spiritüel bir enerji alanısınız. Spiritüel kimliğinizin farkına varın ve gücün ikinci hal­kasına adım atın. Sonrası size verilecektir.

ORUCUN SPİRİTÜEL ANLAMI


Evrensel oto kontrol ve nefis terbiyesinin en iyi uygulamalarından biri oruçtur. Aşırıya kaçan fazlalıkları eğer kendi irademizle temizleyemiyorsak o dürtüleri kontrol altına almak için kullanılan destekleyici bir farkındalık yöntemdir."

Bizi kendimiz üzerinde oto kontrol kurmaya ve nefis terbiyesi yapmaya, yani bir tür iç hesaplaşmaya, beğenmediğimiz yönlerimizi değiştirmeye, kendimiz, ailemiz ve yaşadığımız toplumla bütünleşmeye çağıran ramazan ayını karşılamaya hazırlanırken Orucun Spiritüel Anlamı hakkında biraz daha kapsamlı düşünmek sanırız hepimiz için yararlı olur.

Oto kontrol ve nefis terbiyesi, kişinin kendi varlığında bulunan fazla ya da aşırıya kaçan davranışlarının törpülenmesi, fazlalıklarını düzeltilmesi, kendisi hakkındaki farkındalığını yükseltmesidir. Çeşitli zamanlar içinde dinler, insanlığa bu vazifeyi yapabilmeleri için, orucu ve benzeri uygulama yöntemlerini önerdiler ki, bazı dürtülerimizi frenlemeyi, doğruyu yanlıştan daha çabuk ayırmayı ve iç disiplini öğrenebilelim.
Aslında bu yöntemler hala geçerliliklerini korumaktalar. Oto kontrol ve arınma öneren tüm yöntemler kişiyi daha fazla kendisiyle yüzleşmeye yöneltebilmek ve elbetteki o yüzleşme ile daha yukarı yükselmesini sağlayarak, maddi alemin yıkıcı tesirlerine karşı güç kazanmasını sağlamak için önerilmişlerdir. Ve biz dilersek, bugün hala aynı maksatlar için kullanılabilirler. Bu anlamda oto kontrol ve nefis terbiyesinin en iyi uygulamalarından biri oruçtur.

Oruç, her anlamda kullanılabilir bir yöntemdir. Aşırıya kaçan fazlalıkları eğer kendi irademizle temizleyemiyorsak o dürtüleri kontrol altına almak için kullanılan destekleyici bir farkındalık yöntemidir de aynı zamanda…
Örneğin; alkol, sigara, uyuşturucu gibi tüm zararlı alışkanlıklar için, fikir ve düşünce kontrolleri, aşırı yemek ve tüketim alışkanlıkları hatta aşırı konuşmak için bile kullanılabilir. Sonuç itibariyle kendimizi kontrol edemeden yaptığımız her eylemde, her fiilde bir arınma ve dengelenme sağlamak için orucu kullanabiliriz. Bizi daha üst bir anlayışa taşıyacak bu uygulama, nefis terbiyesinin en etkili yöntemlerindendir. O yüzden, tüm ezoterik öğretilerde, tasavvuf çalışmalarında, sufizmin temelinde, doğunun mistik uygulamalarında; yani insanın bireysel gelişimine engel olan, kontrol edemediği her türlü dürtü, istek ve arzuyu terbiye etme yöntemlerinin tümünde mutlaka oruç tavsiye edilir. Ve belli bir süre o orucu uygulamadan da o istenmeyen yönlerin terbiye edildiğini söylemek mümkün değildir.

Orucu farkındalığı disiplin aracılığı ile ayakta tutan ve insanı nefsine karşı uyanık hale sokan bir yöntem olarak ele almak doğru bir yaklaşımdır. Aynı şekilde meditasyon, yoga veya zikir aracılığı ile bir disiplin ve farkındalık elde etmek istiyorsanız yine bir ay oruç tutmak gibi eylemlerinizde süreklilik ve kontrol olmalıdır ki, beden üzerindeki yararlarını bizzat kendiniz izleme fırsatı bulabilesiniz.
Ramazan ayı, bedensel ve ruhsal denge kurmak için en uygun aydır. Bizimle birlikte inanan milyonlarca hatta milyarlarca insanın sağladığı inanca dayalı saf bir enerji desteği ruhsal ve bedensel sağlımızı yeniden tesis etmede en büyük desteğimizdir. Milyarlarca insanın manevi bir ortak alan oluşturduğu bu günlerde, hep birlikte oruç tutmak, oruç açmak, dua halinde olmak, arınma isteği üretmek daha da kolay olmaktadır. İnsanın kendini denetlemesi ve egosu üzerinde oto kontrol kurması gibi zor bir konuda diğerlerinin manevi desteği yabana atılacak, hafif bir destek değildir. Bu nedenle de grup halinde yapılan meditasyonlar ve yoga uygulamaları daha başarılı olmaktadır. Peygamberlerin de toplu yapılan ibadetlerin daha hayırlı olduğuna dair hadisleri vardır.

‘ Ramazanın, oruç tutmanın, ailece iftar açmanın, buram buram kokan taze pidenin tadı başkadır, ahh nerede o eski ramazanlar’, diyen büyüklerimiz aslında bu manevi günlerin, kardeşçe, insanca dayanışmasını içeren ruhsal desteğini kastetmekteler…
Ramazan demek oruç tutmak da demektir, ama spiritüel anlamda ruhsal arınmaya davet eden bu ayı sadece "yiyecek- içecek orucu yapmak" gibi düşünürsek asıl spiritüel anlamını yitirmiş oluruz.
Ramazan ayı size sadece yeme-içme alanında değil, beden ve ruhumuzun tüm alanlarında hafiflemeyi, fazlalıklarımızdan arınmayı ve Tanrı’ya ruhsal yönelişi sağlamayı amaçlar. Ramazan ayı, bedensel ve ruhsal arınmanın, temizlenmenin iyi bir fırsatı olarak kabul edilmelidir. Kısaca daha geniş bir bakış açısı ile bu dönemi Zihinsel ve Bedensel Arınma programı uygulayacağımız bir dönem olarak kabul edebiliriz.

Oruç ve Zihinsel -Bedensel Arınma Programı
Bireysel gelişim için iç disiplin ve arınma-oruç programları her zaman çok önemli olmuştur. Özellikle uzak doğunun bu yöndeki içe yöneliş çalışmaları ve felsefeleri, tarih boyunca bu arınma programlarında dikkat çekici disiplinler uygulamış ve bu tarz iç disiplin çalışmaları uzak doğuda çok uygulanmıştır. Bu yöndeki zihinsel ve bedensel arınma programları, uzak doğu kültürlerinin bilgelik okullarının ve felsefelerinin en sık uyguladığı yöntemlerdir. Gezegenimizdeki uzak doğu felsefeleri binlerce yıldır içe yöneliş öğretilerini uygulamaktadır.

İçe yöneliş yöntemleri aradıklarımızı dışarıda değil içeride aramamızı öğreten metotlardır. Çünkü aradığımız her ne ise onu dışarıda değil içeride bulacağımız şüphesizdir ve içimizin sesini daha fazla duymamız, ona daha fazla kulak kabartmanız gerektiği, onun bize zaten yolumuzu çizdiği, yolunuza ait haritayı verdiği gerçeği tartışılmaz evrensel bir gerçekliktir ve içsel yolculuk yapmak isteyenler için, varabilmemiz için bu tarzda programlar uygulamak yararlıdır.

Eğer Ramazan ayı gibi özel bir ayda değilsek, zihinsel ve bedensel arınma programları bulunduğumuz yer ve koşula göre değişkenlikler kazanabilir. Ama önemli olan buradaki düşüncenin temelindeki niyettir hangi niyetle bu programı uygulamaya başladığımız ve bu niyeti program boyunca sürdürmemiz ve en sonuna gelip tamamladığımız zamanda aynı niyetle tamamlıyor olmamız çok önemlidir.
Böylece örneğin oruç bizim içe yönelişimizi kolaylaştıracak bir program olacaktır. Buna bugünün modern tanımıyla bir tür ruhsal detoks da diyebilirsiniz isterseniz. Aradıklarımızı içeride bulmamız için bir fırsat ve aynı zamanda içimizin sesini daha fazla duyabilmemiz için olanaklar yaratacaktır çünkü zihinsel ve bedensel arınma programları dışarıdan gelen gürültülerin azalmasına neden olur. Dışarıdan bu kadar çok gürültü geldiğinde içimizin sesini duymakta zorlanabiliriz. Ancak dışarıdan gelen, gürültülerden, fazlalıklardan, kirliliklerden uzaklaştığımız zaman yani bizi karıştıran her şeyden uzaklaştığınız zaman içimizdeki o gerçek, tamamen saf, bize, Tanrı’ya ve Evrene ait olan, bizim yolumuzu bize çok rahat gösterebilen sesi duymamız çok daha kolay hale gelecektir.

Zihinsel Arınma
Önce zihinsel arınmayı biraz açarsak: Bu programın en büyük önemi tamamen içe yönelmemizi sağlayabilmek amaçlı olmasındadır. Bunun olması içinse dışarıdan gelen fazla gürültüleri, kirlilikleri, fazla sesleri kesebilmemiz lazım ki, içeriye daha fazla yönelebilelim, eğer oruç tutuyorsak, orucun asıl anlamını yaşayabilelim. Bulunduğunuz şu anki çağda ve mevcut bulunduğunuz alanda, çok fazla akıl-zihin karıştırıcı, bulandırıcı etkenler var. Bu program uygulandığı sürece bunlardan arınmak, öze dönebilmek, varoluşa ait olan o kendi sesimizi duyabilmek için detaylardan arınmamız lazım. Günümüz koşullarında bu zihinsel arınmanın yani ruhsal detoksun sağlanabilmesi için programı uyguladığımız sürece bazı şeylerden uzak kalmamız ve zihinsel bir oruca da girmemiz gerekecektir ki zihinsel oruç - hiçbir olay ve kişi hakkında olumsuz düşünmemek, yargı üretmemeye çalışmak, kıskançlık, öfke, kin gibi duyguları denetlemektir- fiziksel oruçla tamamlanmadığında ruhsal anlamda oruç tutmuş sayılmayız. Sadece mekanik anlamda içimizden bin tane küfür ve kahır geçirerek belli saatler içinde aç kalmanın dinlerin tavsiye ettiği gerçek oruçla hiç alakası yoktur. Tüm ramazan ayında biraz daha içsel ve ruhsal değerlere dönük yaşamak asıl spiritüel anlamın gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.

Bedensel arınma
Bu tamamen fiziksel bir arınma yöntemi içerir. Bu yüzden de bedenimizin arınması için sadece yediklerimize ve içtiklerimize dikkat etmemiz ve oruç bozarken ağır ve bedene zarar veren besinler almamamız yeterli olacaktır. Oruç açarken neler yenebileceğine dair pek çok yayın vardır, dileyenler araştırabilir. Beden arınması için bu tip bir uygulama yaparken daha temiz bir havada daha fazla zaman geçirmemiz, nefes-alış veriş yöntemleriyle bedene daha fazla oksijen sağlamamız iyi olur ki bu da, bu zaman zarfında yani diyelim ki ramazan ayında vejetaryen beslenme tarzını benimsememiz, içeceğimiz içeceklerin doğal olması, özellikle bol su tüketmemiz ve doğal içeceklere yönelmemiz, çay, kahve, kola, alkol, sigara gibi içeceklerden vazgeçmemiz anlamına gelecektir .

Ayrıca zihinsel arınmaya takviye için her gün hiç aksatmadan belirli süreler süresince kendimizde zihinsel yükseliş için uygun gördüğünüz meditatif bir programı uygulamamız ve asla aksatmamamız bize takviye bir destek ve güç verecektir. Meditasyon yapmak bunlardan biridir.Mantra veya zikir sözcüklerimizi kendi isteğimize göre seçerek daha çabuk yükseliş sağlayabiliriz. Bu metotları kullanmak bize düzenli ve disiplinli bir çalışma programı sağlayacak, orucumuzu zihinsel, fiziksel ve inancımıza uygun manevi bir bütünlük hissi içinde, bir tamlık ve içsel arınma ile tutmamıza neden olacaktır.

İçsel Arınma
İç arınmaya davet imana davet etmek anlamına da gelir. Hangi inanç grubundan veya dinden olursa olsun her inananın arınmaya, oruca yani nefsini terbiye etmeye ihtiyacı vardır. Ruhsal anlamda gerçekten oruç tutan yani nefsini, egosunu denetlemek isteyen bir insan bu eylemi ve düşüncesiyle atom altı parçacık düzeyinde de benzerlerine örnek olmakta onları da imana davet etmekte ve sessiz bir ruhsal çağrı yapmaktadır.
Gözü görmeyenlere ışık tutmak, kulağı duymayanlara ses olmak, yolu bilmeyenlere işaret etmek her inananın sorumluluğudur. Çünkü acıları dindirecek olan sadece imandır, gerçek iman ise evren yasalarının işleyişine teslim olmak, oluşmakta olana rıza göstermek ama daha iyisini yapmak içinde hiç durmadan, bıkmadan, usanmadan çalışmak demektir.

İmanda acı olmaz. Endişe olmaz. Sadece bir teslimiyet ve güven hali vardır. Yaradan’ın yarattıklarını ve yaptıklarını o yüce Bilgi’den ötürü yaptığını bilmek, inanmak ve güvenmek vardır. Ve böylece O’nun o Yüce Sevgisinden emin olmak ve onu bilmek ve onu hissetmek vardır. Ve inananı da inanmayanı da aynı Yüce Sevgi ile sardığını görmek vardır.
Gerçek imana varmak belki de pek çok inkarlardan geçecektir. Nice acı dolu süreçler gelip gidecektir. Ancak asıl olan bellidir ve muhakkak ona varılacaktır. Neredeyse herkesin yolu aynı yeredir. Kimisi önce kimisi sonra...

Ancak önce gidenlerinse arkadan gelenlere yardım etmesi esastır. Tıpkı ona da yardım edilmiş olduğu gibi. Nasıl ki o buraya gelene dek nice önden gelenler elinden tutmuştur ve tutmaya devam edecektir, şimdi o da her bir ardında durana elini uzatmalıdır. Işığın varlığını göstermelidir. Çünkü böylece bir gün onlarda diğerlerine el uzatacaklardır.

Oruç diyet değildir!
Ramazan ayında yapılabilecek en önemli yanlışlardan biri, bu ayı bir "diyet ayı" gibi değerlendirmektir. Ramazan ayının spiritüel anlam ve faydasını bu kadar bozan bir yaklaşımla zayıflamak değil kilo almak bile mümkündür. Ramazan ayı taşıdığı manevi değer nedeniyle de kilo verme, diyet yapma, zayıflama için hiç de uygun bir ay değildir. Bu güzel ay sahip olmanın değil sadece insan olmanın, şükredip inanmanın, huzura, sevgiye, saygıya ve paylaşmaya odaklanmanın ve hayatı bize sunan sonsuz güce sınırsız teslim olmaya çalışmanın ayıdır, olabildiği kadarıyla tabii ki…
Ramazan ayının en önemli sağlık yararı bedene ve ruha verdiği huzur desteğidir. Bu huzur, bizi hastalıklardan da koruyacaktır! Huzuru bol, keyfi, neşesi, eğlencesi zengin, üzüntüsü, endişesi, korkusu az bir hayatın bedensel ve ruhsal bağışıklığı güçlendireceği gerçeği en büyük evrensel gerçeklerden biridir…

Bu ayda sevdiklerimize, inançlarımıza, değerlerimize ve teslimiyet duygumuzu geliştiren diğer ruhsal güçlerimize sarıldıkça, bedenimiz de, ruhumuz da iyileşecek, mutsuzluklara ve hiç bitmeyen şikayetlerimize karşı direnç kazanır hale geleceğiz. Aşırılıklarımız için yalnız ramazan ayında değil, kendimizde fazlalık hissettiğimiz tüm zamanlarda da oruç tutabiliriz…

16 Mayıs 2009 Cumartesi













Scarlett O'Hara
D ie Heldin des Romans "vom Winde verweht" ist eine der stärksten Frauen der Weltliteratur. Behütet aufgewachsen und erzogen zur Dame der Gesellschaft, wird sie durch den amerikanischen Bürgerkrieg mit nahezu unlösbaren Problemen und unerträglichen Härten konfrontiert, die sie mit Zähigkeit und Willenskraft meistert.

Party auf "Twelve Oaks"
Scarlett wird umschwärmt. Noch hofft sie, Ashley Wilkes zu gewinnen,der sich heute mit Melanie verlobt hat.
Der Bürgerkrieg ist erklärt
Die jungen Männer eilen zu den Waffen und Scarletts Welt beginnt zu zerbrechen.

S ie ist durchaus in der Lage, die süße und hilflose Frau zu spielen und genießt die Macht, die ihre Schönheit und ihr Charme ihr über Männer verleiht. Unter dieser Oberfläche verbirgt sich aber Mut und Durchsetzungsvermögen, Zielstrebigkeit, Geschäftstüchtigkeit und ein zäher Überlebenswille, der schon bald auf eine harte Probe gestellt wird.




Atlanta brennt
Ihr Weg führt vorbei an brennenden Gebäuden. Hinten im Wagen liegt Melanie mit ihrem neugeborenen Jungen. Noch ist Rhett bei ihr.
Oh Rhett, bitte geh nicht!
Aber jetzt, als schon alles verloren ist, will auch er noch in den Krieg ziehen und läßt sie allein.

A lleingelassen im brennenden Atlanta mit Melanie, ihrer Schwägerin, die nach der schweren Geburt ihres ersten Kindes dem Tode nahe ist, findet sie den Weg zurück nach Tara, das verlassen und verwüstet ist, zu ihrer toten Mutter und ihrem geistig umnachteten Vater. Ihre Schwestern und die zwei verbliebenen Hausssklaven sind völlig hilflos bis Scarlett einen Entschluss faßt und ihn eisern durchsetzt:

Gott ist mein Zeuge!
Sie werden mich nicht unterkriegen! Ich werde dies überleben und wenn es vorbei ist, dann will ich nie wieder hungern- und wenn ich dafür lügen, stehlen oder sogar töten muß!
Und sie muß töten!
Als ein feindlicher Soldat sie alleine im Haus überrascht und vergewaltigen will, schießt sie ihm in's Gesicht.



U nd sehr bald muß sie auch lügen und stehlen! Melanie, ihre Schwestern und die Dienstboten, alle sind hilflos und auf ihre Kraft angewiesen. Selbst Ashley Wilkes, der endlich aus dem Krieg heimkehrt, ist nicht in der Lage, aus den Trümmern seines Lebens und seiner Hoffnungen eine neue Zukunft zu bauen. Nur Scarlett ist es und so muß sie für die anderen mit denken, planen, kämpfen und entscheiden. Als sie droht, Atlanta zu verlieren, weil sie die 300 Dollar Steuern nicht bezahlen kann, da erinnert sie sich an Rhett, der als Kriegsgewinnler im Gefängnis sitzt.


Willkommen daheim!
Das wenige was sie habe teilen sie mit den Soldaten, die gebrochen und erschöpft auf dem Heimweg sind.
Was hast Du mit Deinen Händen gemacht?
Wie wäre es mit der Wahrheit? Du willst etwas von mir und zwar dringend genug um mir ein Theater vorzuführen. Was ist es? Geld?

A ngetan in ein prächtiges Gewand, das sie aus Samtvorhängen genäht hat, besucht sie ihn und versucht, ihn zu einem Darlehn zu bewegen, notfalls sogar zu einer Ehe. Als das mißlingt stiehlt sie kurzerhand ihrer Schwester Sue Allan den Verlobten und heiratet den unscheinbaren Frank Kennedy der einen Laden und eine Sägemühle eröffnet hat. Es ist nicht ihre erste Ehe und auch nicht ihre letzte, doch keinem ihrer drei Ehemänner gilt ihre Liebe, nur Ashley Wilkes, ihrem Schwager.


Und am Ende ist Tara alles, was ihr bleibt.

Rüzgar Gibi Geçti: Vivien Leigh tarafından canlandırılan, ateşli ve bencil tabiatlı yarı İrlandalı güneyli güzel Scarlett O'Hara, Leslie Howard'ın oynadığı centilmen Ashley Wilkes'i sevmektedir. Ashley de onu sever. Clark Gable'ın incelikli ve doğal bir oyunculukla hayat verdiği, kendini beğenmiş, asi, fırsat düşkünü Rhett Butler da Scarlett'a âşıktır. Ashley, kibar kuzini Melanie (Olivia de Havilland) ile evlenir, çünkü Scarlet'ın tutkulu karakterine karşılık, Melanie ile ortak huzurlu, sakin karakterlerinin çok daha iyi bir evliliğe yol açacağını düşünmektedir. Bu arada Rhett ve Scarlett ilk karşılaştıklarında aralarında bir elektriklenme olur ve bu Scarlett'ın ilk iki evliliği boyunca da sürer. Scarlett ve Rhett nihayet evlenirlerse de güzel kadın hâlâ sevdiği Ashley'in özlemini çekmektedir.

Sanata Dönüşen Karpuzlar

Silahlardan Yaratıcı Heykeller ve Mobilyalar Yapma
(29.06.2008)

Yaratıcı heykeller ve mobilyalar, 30 yıllık iç savaşın ardından başlatılan bir proje sonucu yapıldı. 1998'de Kamboçya hükümeti ülke çapında 125.000 silahı imha etti fakat bu silahlardan sanatsal bir yolla kurtulmak


Crazy Horse Anıtının Yapım Aşamaları
(29.06.2008)

Güney Dakota Black Hills'deki anıt, savaşta göstermiş olduğu cesaretten dolayı Amerikan yerlisi Oglala Sioux (Crazy Horse) anısına, dağın kayalarına şekil verilerek yapılmıştır.Heykelin genişliği 195, uzunluğu ise 172 metre.

En İleri Yaratıcılık Örnekleri

Vasily Kandinsky'nin Resim Çalışması Bavyera'ya Çizildi
(05.08.2008)

Vasily Kandinsky'nin Resim Çalışması Bavyera'ya Çizildi
Rus ressam Vasily Kandinsky'nin yüz yıl önce Valhayma meydanına çizdiği resim 5 milyon Euro'ya satılmıştı.

Sigara Dumanı Sanatı
(13.09.2008)

Jim Warren Resimleri
(22.09.2008)

35 yılı aşkın bir süredir Jim Warren, insanların akıllarına ve gönüllerine giden yolları resmediyor. Daha şimdiden "resim dünyasının yaşayan efsanesi" olarak adlandırılan Jim, sürpriz yapmaya ve şaşırtmaya devam ediyor. Çok ...

Kelime Sanatı
(12.11.2008)

Bu kelimelerden oluşturulmuş çizimler, güzel bir sanat yaratmak için birçok materyale ya da araca sahip olmanız gerekmediğinin bir kanıtı. Tek ihtiyacınız olan şey hayal gücünüz ve biraz yaratıcılık. ...

Ağaç Dalları Sanatı
(13.11.2008)

Dallardan yapılan bu heykelleri yaparken Matt Torrens, Kuzey Kaliforniya'da bulunan Manzanita dallarını kullanıyor. Boş zamanlarında nehirlerin ve diğer suların sürüklediği dalları topluyor daha sonra benzedikleri hayvanların karakter ve zarafetlerini ön ...

Elbise Askılarından Goril Yapılırsa...
(13.11.2008)

Muhtemelen Peter Jackson'ın King Kong'undan etkilenilerek yaratılan bu büyük gorilin yapımında kıyafet askıları kullanılmış. Bu goril yetenekli İskoç sanatçı ve heykeltıraş David Mach tarafından yapılmış. ...

Cikletten Heykel
(06.12.2008)

17 yaşındaki İngiliz lise öğrencisi Ally Rosenberg, bitirme sınavı için hazırladığı heykelle herkesi şaşkına çevirdi
50 arkadaşıyla anlaşan, onlara satın aldığı binden fazla cikleti çiğnettiren, kendisi de en az 50 tanesini

Mu Zhen'nin Fotoğraf Çalışmaları
(13.12.2008)

Mu Zhen isimli harika bir fotoğrafçının, inanılmaz güzellikte olan ve hayaller alemine dalmanıza neden olan, mükemmel fotoğraflarından oluşan, harikulade bir galeri. Bu galeriye mutlaka bir göz atmalısınız.

Bahçe Teli Sanatı
(15.12.2008)

İlk resimde Amerika'nın ünlü grafiti sanatçısı Jean-Michel Basquiat'in bahçe telleriyle yapılmış bir modelini görüyorsunuz. Bu resimler, İngiliz tel sanatı sanatçısı Ivan Lovatt çalışmalarının resimleri ve her gördüğünüz modelin fiyat aralığı


Muhteşem Geceler
(18.12.2008)

Amsterdam'lı fotoğraf sanatçııs Marcus Koppen yüzlerce ülkeyi gezerek oluşturduğu en muhteşem geceler adlı albümünü ilk kez yayınladı. Albümde Hong Kong, Dubai, New York, Shanghai fotoğraflarını bulabilirsiniz

Volkan Böyle Patladı...
(26.12.2008)

Haiti'deki Kilauea volkanı faaliyete geçtiği anda Amerikalı fotoğrafçı Brad Lewis, alevlerin, ateş toplarının inanılmaz görüntülerini böyle ölümsüzleştirdi. Dünyada faaliyette olan tüm volkanları görüntülemeye çalışan Brad Lewis, en sevdiği yerin Hawai'deki ...

Buz Değil Bunun Adı!
(27.12.2008)

Gördükleriniz buzdan yapılmış nesneler değil fakat buza cok yakın bir görünümde oldukları için biraz şaşırtıcı gelebilir. Her yere gelişi güzel yapılan bu ilginç nesneler şeffaf koli bantlarıyla elde edilmiş.

Bu Sanata Dikkat
(01.01.2009)

Camille Rose Garcia 1970 Los Angelas doğumlu bir sanatçı. Yaptığı çalışmalar onu çok farklı bir yerde tutuyor. O renkleri, objeleri öylesine farklı kullaniyor ki hayran kalmamak mümkün değil. Sanatçının yaptığı

Surat Sanatı
(09.01.2009)

Entersan bir sanat tasarımı ile birlikteyiz. Bana pek photoshop gibi gelmedi. Sizce de öyle mi? ...

Çalı Çırpı Sanatı
(10.01.2009)

Masal kitaplarından fırlamış bu görüntüler heykeltıraş Patrick Dougherty'in olağanüstü yeteneğinin birer kareleridir. Akla gelebilecek belki en son şey olan çalı çırpıdan elde ettiği tasarımlarıyla kopan ağaç dalları çalı çırpılar hem ...

Jewgeni Kisseljow ve Dijital Sanatı
(19.01.2009)

Jewgeni Kisseljow 28 yaşında St. Petersburg'lu dijital sanatla uğrasan bir isim. Genç yaşına rağmen birçok ülkede yayınlanan gazete ve dergilerde adı geçen bu sanatçının birbirinden farklı ve sıradışı çalışmalarına yer ...

Geri Dönüşümlü Klavyelerden Yapılmış Engerek Yılanı
(21.01.2009)

Bu tuşlardan yapılmış engerek yılanı imha edilmiş klavyelerden geri dönüşüm yapılarak elde edilmiş.Koreli ressam Choi Jung Hyun tarafından yapılmış

Eugene Ivanov'un Sanat Çalışmaları
(21.01.2009)
Rusya'nın Sibirya bölgesinde doğmuş olan ve üniversitesinden, bir jeofizik mühendisi olarak mezun olmuş olan, Eugene Ivanov isimli sanatçının ortaya çıkardığı, oldukça renkli ve sürrealistik bir yapıya sahip olan, harika resim ...

Kuş Bakışı Bir Dünya
(26.01.2009)

Daha ziyade hayvan fotoğrafları çekiyor. Ama dünya O'nu helikopter veya balonla havadan çektiği ülke-doğa fotoğraflarıyla tanıyor.Dünyanın pek çok yerinde fotoğraf çekmiş, bunda uzun süre National Geographic için çalışmasının da katkısı

Japonya'nın Boyalı Trenleri

15 Mayıs 2009 Cuma


Konular Resimlerde Saklı
(02.02.2009)

Acılar, ayrılıklar, sevinçler ve yaşanmışlıklar... Bunları anlatmak yerine resmetmeyi tercih eden Los Angeles'lı ilüzyon fotoğrafları sanatçısı Andrea Offermann'dan resimlerle bir konunun özeti.

Fernando Vincente'nin İnsan Vücudu Çalışmaları
(24.04.2009)

Ressam Fernando Vincente'nin yaratıcı ve bir o kadar da ilginç çalışmaları

Fotoğrafçı Richard Jones
(29.04.2009)

Fotoğrafçı Richard Jones yeni fotoğraf albümü Fantastik Küçük Dünya'daki makro çekim teknikleri oldukça mükemmel...

Illustrator Amy Cacey'in Şehir Çalışmaları
(07.05.2009)




Dünya Kum Heykel Festivalinden Fotoğraflar
(30.04.2009)

Geçtiğimiz cumartesi günü başlayan festival için Hollanda, Kanada ve Almanya'dan gelen kum heykel sanatçıları hünelerini sergiledi. Mayıs ayınn sonuna kadar sürecek olan festivalde en çok ilgiyi çek heykeller ise Gulliver ...

Gazap Kusu


Gazap kusu en mutlu oldugunu hisettigi anda, en güzel namelerinle sakarmis
bunu ölecegini bildigi halde yaparmis...
O mutlulugu ölüme kat be kat degermis...

Der junge irische Pater Ralph de Bricassart (Richard Chamberlain) wird wegen Ungehorsams nach Australien strafversetzt. Dort verliebt sich die wesentlich ältere, schwerreiche Mary Carson (Barbara Stanwyck) in ihn, die eine Schaffarm namens Drogheda besitzt. Nach ihrem Tode vererbt sie ihr gesamtes Vermögen der Kirche, und Pater Ralph wird als Vermögensverwalter nach Sydney abberufen. Ralph und Marys junge Nichte Meggie Cleary (Sidney Penny; in älteren Lebensjahren gespielt von Rachel Ward) kommen sich in der Zwischenzeit immer näher. Ralph verlässt die Farm jedoch und wird zunächst Sekretär des Erzbischofs Contini-Verchese (Christopher Plummer), später selbst Bischof und schließlich Kardinal.
Währenddessen zerstört ein Buschfeuer die Farm, und Marys Bruder Paddy (Richard Kiley) und dessen Sohn kommen dabei ums Leben. Meggie heiratet den Wanderarbeiter Luke O'Neill (Bryan Brown) und bekommt Sohn Dane (Philip Anglim). Sie fängt als Hausmädchen bei Anne (Piper Laurie) und Luddie Mueller (Earl Holliman) an. Nach der Geburt ihrer Tochter Justine (Mare Winningham) wird sie von den Muellers zur Erholung auf eine einsame Insel geschickt. Pater Ralph besucht sie dort. Er liebt sie, entscheidet sich aber für die Kirche. 19 Jahre später - Meggie ist inzwischen von Luke getrennt - besucht Ralph erneut die Farm. Als Dane ums Leben kommt, stellt sich heraus, dass er in Wirklichkeit Ralphs Sohn war. Ralph stirbt in Meggies Armen.